Sözde kayıp kıta Mu
İngiliz emperyalizminin, Hindistan 'da sömürge askeri birliklerinin bir Mason Albayı, Hindistan 'da dağlarda gezerken, bir pagan dinin rahipleri, bu sömürgeci askere güvenirler ve kimseye göstermedikleri tabletleri bu mason efendiye gösterirler. Arkeoloji eğitimi almamış, tabletleri yazanların dilleri bilmemesine rağmen, bir anda kendisine ulvi bilgi gelir ve tabletleri okur. Sözde tabletlerde medeniyetin merkezi olmuş ama volkanik hareketlerle batmış bir kıtadan; Mu Kıtasından söz edilmekte ve tüm insanlığın batmış bu kıtadan, batmadan önce dünyaya yayıldığını anlatmaktaymış.
Ne tuhaf ki hiçbir ülkenin bilim insanları bu tabletleri ne duymuş ne görmüşlerdir.
Alın size fütursuz, desteksiz bir mason yalanı daha...
Mümtaz Başkaya Mu yalanını bilim insanı olarak değerlendirmiş ve Bilim ve Ütopya Dergisinde yayınlamış. Aşağıda söz konusu makaleyi sunuyorum.
O sırada Ortaokul öğrencisi olan oğlum da Mu Kıtası yalanı üzerine bir kısa yazı yazmıştı ve ben de masonların yazışma grubu Ham-Taş 'da paylaşmıştım. Bu yazıyı da sunuyorum.
Dünyanın önde gelen Jeofizikçilerinden Prof. Dr. Celal Şengör 'e e-posta göndererek okyanus ve deniz altı haritaların tamamlanıp tamamlanmadığı ve batık bir kıta görülüp görülmediğini sordum. Yanıtı basitti; oktanusların ve denizlerin taban haritalarının çıkarıldığı ve batık bir kıta bulunmadığı.
Mümtaz Başkaya;
"Böyle bir bilimdışı şeyler üretilerek, bilimsel gelişmenin önü kesilmesi amaç edinilmiştir. Dünya’da ve özellikle doğu ülkelerinde (ve bizde) ılımlı anlayışlar yaratılmaya çalışılarak; 'her şey gizli bir inanç sistemine, ezotirik güçlere bağlıdır’ düşüncesi oluşturulmak istenmektedir. Daha açığı, dünyayı bizim bilmediğimiz güçlerin yönettiği inancı yerleştirilmeye ve her oluşumun dünya dışı varlıklar tarafından, aslında önceden kurgulanmış olduğu anlayışı verilmeye çaba gösterilmektedir.
Dünya uygarlık birikimlerinin gelmiş geçmiş tüm uygarlıkların katkısı ile oluş tuğu gerçeğini görmezden gelip, ilahi bazı ezoterik güçlerin yönlendirmesi ile oluştuğu kabul ettirmeye çalışılmaktadır.
Toplumların geri kalması için, bilimsel düşünce gelişiminin önüne geçilerek; sorgulamayan, düşünemeyen bireylerin oluşması sağlanmak istenmektedir.
Bu tip çabalarla dünyadaki uygarlık birikimleri belirsizliğe itilmeye ve kaynağı belli olmayan hale getirilmeye çalışılarak bilinçli tasarımların önü açılacak, dünya uygarlık birikimleri belirsiz hale getirilip İnsanların gizli güçlerle, bilinmeyen varlıklarla yönetildiği hissi yaratılmış olacaktır.
Ne yazık ki bu tür saçma sapan anlatımlar, günümüzde ticari meta haline dönüşüyor. Bazıları da bu belirsizliklerden, bilim dışılıklardan çıkar sağlamaya çalışıyor.