Enver Gökçe
Ahh yüreğimde bir sızı. Enver Gökçe ustayı, Seyranbağları Düşkünler Evi’nde görmüştüm. Çok ağır sayrıydı. Bacaklarında yaralar açılmıştı. Bilinci tam yerinde değildi. Aziz Nesin, O’nu Bulgaristan’da tedavi ettirmişti ama sonuç alınamıyordu. Enver Gökçe de çok büyük acılar çekmiş, büyük işkencelere katlanmak zorunda kalmış bir büyük ozanımızdı. O çok meşhur dedikoduyu sordum; “Ahmet Arif’in sizin şiirlerinizi çaldığı söyleniyor, ne dersiniz?” Bir şeyler söyledi, sözcük sözcük anımsamıyorum, o zaman da anlamamıştım aslında. Ne evet dedi, ne hayır. Acaba sorumuzu tam olarak anlamış mıydı? Emin değilim.
Çıktığımızda yanından ağlıyorduk. Bir daha görmedim.
Nazım Hikmet Gecesi'ne Sıkıyönetim İzin Vermedi
Sıkıyönetim Dönemi. Nazım Hikmet gecesi yapalım dedik ve izin için başvurduk. Tabi izin Sıkıyönetim Komutanlığı’ndan isteniyor. Çok uyanığız ya, Sıkıyönetim Komutanını kandıracağız. Sırf Nazım’a izin vermezler diye, yanına başka şairler de ekledik, bir dizi için başvurduk. Yahya Kemal, Ahmet Haşim gibi isimleri de yazarak. Ama ilk gece Nazım için olacak.
Anlamışlar amacımızı; “… bunlar Nazım Hikmet için gece yapar, diğerlerini yapmazlar” deyip bize izin vermediler. Oysa Işık Yenersu gelecekti şiir okumaya, kendisi ile ben konuşmuştum telefonda. Uğur Mumcu ve Jülide Gülizar’da konuşmacı olarak geleceklerdi. Gerçi Uğur Mumcu çıkıştı bana; “Jülide Hanım ne anlar Nazım’dan” diye ve “O gelirse ben gelmem” diye de kestirip atmıştı. Eğer izin alsaydık, ne yapacaktım bilmiyorum, Jülide Hanımı da davet etmiştik oysa.
12 Eylül olduktan sonra, bazı aydınlarımızı Nazım Hikmet gecesi yaptıkları için içeri aldılar, yıllarca hapis yatırdılar. Suça bakın, Nazım Hikmet’i anmak. Sonra çok düşündüm, biz de o anma etkinliğini yapsak, muhtemelen içeri alınacaktık. İroniye bakın, izin vermeyenlere, teşekkür borçlanmıştım.
Can Yücel
Geldiğinde, salon tıklım tıklım dolmuştu. Sarhoştu geldiğinde, bir pazar torbası vardı elinde. Çok tatlı anlattı, mest etti dinleyenleri. Sorular kısmı çok eğlenceli geçmişti. Ahmet Arif’i sordu bir arkadaş, “bir çocuk doğurtmayla adam baba olmaz” dedi Usta. Bir başkası da; “ size çağdaş Şair Eşref desek ne dersiniz?” dedi, “Allah derim” dedi.
Kendisi gelmişti, almamızı istememişti ve gene kendisi kalktı, plastik örme Pazar torbasını aldı gitti. Giderken de, “hadi gene iyi kafa siktik” dedi. Bir birimize baktık, doğru mu anladık diye?
