.....

Üyelerden tipik örnek: 33° Mason Güngör Kavadarlı

GuvenKadarli OCalli(Temel nezaket kurallarından biridir, odanıza bir dostunuz, arkadaşınız, “biraderiniz” gelirse, kişi masanın arkasında makamında oturmaz, kalkar karşısında oturur. Karşısındakine saygının en temel zarif kurallarındandır. Bu şekilde hala masanın arkasında oturma, gelene; “ben senin patronunum, üstünüm, aramızda da iktidar simgem masa” demektir. Masonların “erdemi” budur işte.)

1941’de İzmir’de doğdum, ilkokuldan sonra Robert Kolej’de orta, lise ve üniversite eğitimi gördüm. Lisedeki ilk yılımı, A.F.S. bursu öğrenci değişim programı çerçevesinde, San Francisco, Kaliforniya’da geçirdim. Robert Kolej Yüksek Okulu’ndan kimya mühendisi olarak mezun olduktan sonra sanayi sevk ve idareciliği dalında master yaptım. Kimya mühendisliği master[1] diplomasını ise İngiltere’deki Nottingham Üniversitesi’nden aldım. İş hayatımın başlarında iki firmada müdürlük ve bazı firmalara danışmanlık yaptım. 1975 yılında ortaklarımla birlikte özel ve yardımcı endüstriyel kimyasallar üreten Diper Kimya Endüstrisi’ni kurduk. Hâlen Diper’de yönetici olarak çalışıyorum.

1974’te Ephesus Muhterem Locası’nda tekris oldum. Üstâd-ı muhteremlik, Eğitim ve Öğretim Locası Başkanlığı, büyük müfettişlik görevlerinde bulundum. Washington Büyük Locası’nın Türkiye Büyük Locası nezdindeki dostluk kefiliyim[2].

1989-1990 yıllarında İzmir Hakim Şapitri, 2007-2008 yıllarında Akdeniz Areopajı: ve 2010-2011 döneminde Haysiyet Divanı- İzmir Başkanlığı yaptım. Türkiye Yüksek Şûrası’na 2003’te agraje, 2005’te aktif üye oldum ve bu Şûra’da 2005-2011 yılları arasında Büyük Muhakkiklik görevini üstlendim. 2012 yılı başından itibaren Hâkim Büyük Âmir İzmir Temsilcisi olarak mesleğimize yararlı olmaya çalışıyorum.[3]

Şimdiye kadar ellinin üzerinde konferans ve tez hazırlayıp bunları çeşitli vâdi ve localardaki konuşmalarımda ve düzenlenen panellerde sundum. Kurucularından olduğum Nirengi Muhterem Locası üyesiyim.”[4]

Söyleşi bundan sonra kısmen geyik kısmen masonluk üzerine sürüp gidiyor ve son kısmında karşımızda erkek egemen ilkel anlayışta bir kadın düşmanı erkek mason yüzünü gösteriyor. Bakın 33.° mason Güven Kadarlı kadınları nasıl aşağılıyor, nasıl hakaret ediyor;

Örneğin, hemşirelerle gereğinden fazla yemekli toplantılar ve kültür gezileri veya tatil gezileri yapılıyor. Bence bunlara hiç gerek yok. Senede bir Ak Celsemiz var zaten, onunla yetinsek daha iyi diye düşünüyorum. Bu söylenince hemen itiraz ediliyor tabi. “Hemşirelerimizi, yeğenlerimizi tanımak, hemşirelerin kendi aralarında kaynaşmasını sağlamak kötü bir şey mi, yararlı değil mİ?” diye soruluyor. Faydası olduğu muhakkak da, loca faaliyeti olarak değil. Kişilik İtibariyle ve fikirlerin uyuşması nedeniyle bir araya gelmeyi arzu eden kardeşler ve hemşireler, resmî bir gerekçe olmadan da birbirlerini ziyaret edebilirler, birlikte gezi tertip edebilirler. Hemşireleri loca faaliyetlerine katmak iyi bir şey ise, mantıken bunun bir adım ötesi, onları da tekris edip fikrî çalışmalarımıza da katmak. Böyle bir şey kurallarımız gereği mümkün değil. İyi ki de mümkün değil. Dünyada bunu yapanlar var; sonuçları onlardan öğrenilebilir. Özeti şu: Deneyenler diyorlar ki, “Kadın elinin değdiği yer iflâh olmaz (bu konuda tabi). Hanımların bulunduğu yerde tribünlere oynayıp ego tatminleri sağlamak, hanımlar arasında kaynayan cadı kazanları, hemşire masonların arasındaki kaçınılmaz rekabet veya anlaşmazlıktan kaynaklanan kardeşler arasında hizipleşmeler, ileri derecelerdeki biraderlerin eşlerinin de otomatik olarak öne çıkmasının, belirli mevkilere gelmesinin yarattığı bazı haksızlıklar ve bunun yarattığı sıkıntılar, bunların hepsi tanık olunan şeyler.” Saydıklarım tecrübenin sesi olduğu için bunlara hayır diyemiyorum. Hani şair, “Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var,” demiş ya, işte o misal. Bu durumda söyleyebildiğim şey, "Bizi Allah korumuş,” oluyor. Hemşireli faaliyetler konusunu toparlarsak, Ak Celse dışında onları aramıza katarak esas işimizi sulandırmayalım, fikrî çalışmalarımızı zayıflatmayalım. Olabildiğince yoğunlaşacağımız şey, manevî ve entelektüel görüşleri paylaşmak; birbirimize el vererek kişisel gelişme sağlamak; sosyal paylaşım değil. Sosyal paylaşım için birçok başka yerde fırsat ve olanak var zaten. Yani, biz işimize bakalım, kendimizi fanteziye kaptırıp mesleğimize zarar vermeyelim.

Çallı -Biz de çok teşekkür ederiz Muhterem Güngör Kavadarlı üstâdım.”

Yukarıda koyu yaptığım sözler çok çirkin, çok seviyesiz, çok ilkel. Kadınlarla sorunu olan zavallı masonun sözleri. Söyleşiyi yapan mason Osman Çallı, loca başı görevinde de bulunmuş, emekli bir Cumhuriyet Savcısı. Kadını yücelten bir Cumhuriyetin Savcısı! Özel yazışmalarımızda ve çeşitli ortamlarda kendisini Atatürkçü olarak gösteren bir mason. Önünde muhterem üstadı kadınlara hakaret ediyor, kadınları aşağılıyor; sözde Atatürkçü mason Osman Çallı ‘nın sesi çıkmıyor, bir de büyük hürmetle teşekkür ediyor. Yanında esas duruşta fotoğrafta durabiliyor. Yazık…

Atatürk kalksa gelse bu iki masona ne derdi, nasıl kovalardı, öngörmek zor değil. Daha önce de yazdım, Ülkemizde HKEMBL üyelerinin egemen olanları özellikle, Kadın Düşmanıdır. Masonlar arasında eşine dayak atanları da tanıdım, duydum; eşinin çenesini kıran  Estetik Cerrahı masonu da bilirim.

Hür Masonların Kadın Düşmanlığını geniş olarak "Masonlar ve Kadın" makalemde anlattım. Meraklısı okuyabilir: 

 Kadınlar ve Mason - Okumak için tıklayınız

 

 

[1] Türkçe ‘de “master” diye bir sözcük yok; Türkçesi Yüksek Lisans! Komprador illa ki kompradorluğunu yapacak!

[2] Dikkatinizi çekerim; Türk vatandaşı, Türkiye ‘de HKEMBL ‘da yönetici ve üye mason ama Amerikalıların Türkiye ‘de dostluk kefili. Türkiye ‘de Amerikalıları temsil ediyor. Acaba ABD vatandaşı mı aynı zamanda?

[3] Bu paragraf tamamen Yüksek Şûra mason macerasını anlatıyor.

[4] HKEMBL İzmir Vadisi Bülteni, sayı 21, yıl Mayıs 2012, sayfa 19 – 28 (Bu bülteni sitemde Dergiler bölümünde yayınladım)